Şiir ve İşaret, İstanbul Üniversitesi Latin Dili ve Edebiyatı kürsüsünden Dr. Ekin Öyken’in ve “sessiz sanatçı” Levent Beşkardeş’in girişimi, başka kurum ve disiplinlerden akademisyenlerin, farklı dallardan sanatçıların katılımı ve Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle başlayan bir proje. Odağında, yeni gelişmekte olan ve Türkiye’de neredeyse henüz hiç bilinmeyen bir sanat formu var: İşaret Dili Şiiri.
Bilindiği gibi işaret dili, günümüzde sadece sağırların değil, onlarla iletişim kurmak isteyen işiten bireylerin de kullandığı görsel bir dil ve bu dili öğrenenlerin sayısı katlanarak çoğalmakta. Ne var ki 30-40 sene öncesine kadar durum böyle değildi. Sağırlar işaret dilini özgürce öğrenip kullanamıyor, dudak okumaya yönlendiriliyor ve her şeyin işiten bireylere göre tasarlandığı bir dünyada kendilerini ancak sınırlı biçimde ifade edebiliyorlardı. Üstelik bu, medeni olarak tanımlanan birçok ülke için geçerliydi. Oysa sessiz işaretlerle anlaşma, insanın tarih boyunca hem doğasının hem de kültürünün parçası olmuştur.
Sağırların eğitimini Osmanlı döneminden itibaren görece önemseyen Türkiye’nin bu konuda değişimi yakalamaya kararlı ülkelerden biri olması mutluluk verici. Buna karşın ülkemizde sağırların, sağlık, eğitim, hukuk gibi alanlarda karşılanmayı bekleyen birçok ihtiyacı bulunduğundan, tiyatro, sinema, resim ve şiir gibi sanat dallarında kendilerini ifade etme ihtiyaçları genellikle daha az önemsenmiş gibi görünüyor. İşte Şiir ve İşaret projesi, ikincil sayılan bu ihtiyaç alanının önemini şiir perspektifinden vurgulamayı, şiirin genellikle varsayıldığı gibi salt sese dayalı bir sanat formu olmadığına dikkat çekmeyi ve sağır gençleri şiire, işiten gençleri de şiirin görsel yönüne yakınlaştırmayı amaçlıyor. Böylece yaşamı hem ortak hem de, ortak olanı yeterince kavrayamadığımız için apayrı deneyimleyen bu gençlerin kültürel ve sosyal etkileşime gireceği, birbirlerinin iletişim ve sanat dillerini tanıyacağı doğal, zevkli ve yaratıcı bir alanın açılması da hedefleniyor.
Şiir ve İşaret projesi İstanbul Üniversitesi’ndeki Latin şiiri derslerinden birinde, esin, merak ve sorularla dolu bir sınıf tartışmasında, öğrencilerin somut katkılarıyla doğdu. Bu şiir geleneğindeki biçimsel temsil araçları bağlamında ses olgusunun vezin ve işitsel imgeler dolayısıyla öne çıktığı ve sözü estetik ifade aracı olarak kullanmanın yolları değişse de ses olgusunun şiir geleneklerinin çoğunda merkezi konumda olduğu bilinmektedir. Antik şiirin daha az bilinen bir yönüyse, manifestosunu 20. yüzyılda ilan eden somut şiir ya da görsel şiir gibi doğrudan görsel temsile dayalı, yumurta, balta, pan flüt gibi gündelik nesneler de dâhil olmak üzere varlıkları, durum ve olayları, ifade etmek ya da çağrıştırmakla kalmayıp gerçek anlamda resmeden örnekleri bulunduğudur.
Öyleyse resmedilen şeyler ve resmediş biçimleri değişse de, görsel şiir Batı kültüründe binlerce yıldır vardır ve dönem dönem unutulsa da, şiirle ilişkimizin sadece işitmeye bağlı olmadığını, sesin yüksek surlarına tekrar tekrar tırmanarak hatırlatır. Şiirdeki resmediş oyunlu bir manifestodan ibaret değildir. Genel olarak şiirler harflerin biçimlerinden, kelimelerin uzunluğuna, sıralanışına ve konumuna kadar, görsel dünyayı taklit eden ikonik temsillerle doludur ve bunların kaynağı sadece şairin hayal gücü değil, aynı zamanda dillerin doğasıdır.
Her dil gibi tarihsel zaman ve mekâna özgü olmakla birlikte, görsel ikonların sesli dildekinden çok daha yoğun olduğu işaret dili de tam bu noktada devreye girmektedir. Örneğin çınar ağacını ifade etmek için farklı işaret dillerinde ayrı işaretler kullanılmaktaysa da, bunların çeşitli biçimlerde duyumsadığımız o varlığın bazı fiziksel özelliklerini, eller başta olmak üzere bedenle taklit etme yönü ortaktır. İşaret dili şiiri, söze ya da yazıya dökülerek doğan şiirin çevirisi olmayıp, imge ve anlatıların doğrudan işarete döküldüğü ya da işarette doğduğu bir şiir formudur. İşaret dili şiiri bu dili sanatsal ifadenin sadece aracı değil aynı zamanda nesnesi yaptığından, işaret diliyle icra edilen diğer temsil sanatlarından ayrılır. Dili, belirli bir sağır kültürünün ürünü olduğundan işaret dili şiiri pantomimden de farklıdır.
Temel perspektifini ve amaçlarını bu şekilde özetleyebileceğimiz Şiir ve İşaret projesi işaret dili şiirinin dünyadaki en önemli temsilcilerinden Levent Beşkardeş başta olmak üzere sanatçıları, sanat tarihi, edebiyat eleştirisi ve çeviribilim gibi ilgili alanlarda çalışan öğrenci, uzman ve akademisyenleri 6-8 Ağustos 2022 tarihleri arasında İstanbul Üniversitesi’nde yüz yüze gerçekleştirilecek olan atölyede bu genç sanatın genç sanatçı adaylarıyla buluşturmayı planlıyor. Başvuruların değerlendirilmesi sonucunda belirlenecek 15 sağır, 10 işiten gençle 11 Haziran’dan itibaren, 2’şer saatlik 5 oturumda, çevrimiçi olarak gerçekleştirilecek olan hazırlık eğitimleri ve çalışmalarıyla yüz yüze atölyenin daha verimli kılınması amaçlanıyor. Proje kapsamında üretilen şiir ve icralar kaydedilecek, çevrilecek ve bu dijital platformda, Türk işaret dili şiirine özgü, giderek genişlemesi beklenen bir performans kütüphanesi kurulacak. İşiten katılımcılar için işaret dilini bilme şartı bulunmadığından, dijital platformda onların üreteceği Türkçe görsel şiir ya da ikonik temsil yönü öne çıkan şiir örnekleri de yayımlanacak. Ayrıca atölye süreci Ramin Matin yönetmenliğinde bir belgesel filme de konu olacak. Atölye çalışmalarıyla ilgili ayrıntılı bilgi yakında buradan paylaşılacak olup, katılımcı başvuruları 6 Haziran tarihine kadar https://poesi.istanbul.edu.tr/basvuru-formu sayfasından yapılabilir.